İnsanlar yaradılışlardan bu zaman kadar kendi duygularını ve davranışlarını analiz etmeye meyillidirler. Dünyanın eski tarihinden bu zamana kadar pek çok değişken faktör oluştu. İnsanların günümüz dünyasındaki Psikiyatri bilimini bir inceleyelim.
Hayatla İlgili Psikolojik Gerçekler
Amerikan Psikiyatri Birliği Derneği Teşhis ve İstatistikleri konu alan El Kitabı (DSM), ruhsal hastalıkların ve düzensizliklerin yorumlanması ve sınıflandırılması için önemli bir kaynaktır. İlk defa 1957 yılında yayınlanmış olan bu kaynak bir kaç yıl içerisinde yeniden düzenlenerek en son haline geldi.Kitabın en son hali DSM-5 2013 yılında çıktı.
Kitabın her baskısı farklı ve değişik bulguları gün yüzüne çıkarmakta olduğu söylenilebilir. Bu, psikopatolojinin (zihinsel bozuklukların bilimsel çalışması) zamanla daha iyi anlaşılmasını etkilemiştir. Bilişsel beceri ve duygusal davranış biçimlerinin tanımları yıllar geçtikçe değişime uğramıştır. Politik ve kültürel hatta ırksal ve toplumsal cinsiyetlerin önyargıları bu bakış üzerinde etkili oldu ve zamanla psikiyatri bilimi gelişme gösterdi.
Delilik kavramı DSM' de bulunmuş olan bir tanı değildir. Suçluluk psikolojisinin ve bu duygunun masumiyet halinden fark edilebilmesi için kullanılmış olan yasal bir terim. Daniel M'Naghten'in 1843 yılındaki cinayet davasında delilik suçluluğu ile sonuçlandığında, bu durum insanların dikkatini çekmeyi başardı. İngilizler, deli insanların ceza korkusu olmaksızın öldürebileceklerinden kaygı duyuyorlardı. Mahkemede Jüri M'Naghten beraat etmiş olup Bethlem Hastanesinde tedavi altına alındı.
Bu dava sebebi ile, Lordlar Meclisi (İngiltere Parlamentosu), cezai deliliğin yasal bir hal alması için yeni yasalar oluşturdu. Çoğu zaman, akıl hastaları suçlarından sorumludur. M'Nanght Kuralları, davalının yani mahkumun haklarını yanlıştan ayırt edebilmesi için delilik savunmasını temel aldı. Neredeyse bu standartların çoğu ABD' de kabul edilmiştir
Histeri (Histeria) 'nın ilk ortaya çıkış tarihi eski Mısırlılara dayanıyır, bu hastalık MÖ 2. bin yılında tanımlanmıştır. Hipokrat, 'hister' kavramını, 'rahimden gelen' sıfatına sahip olan Antik Yunanca sıfatı olan histerikosundan almıştır. 18. yüzyılda, histeri Rahimden (Uterustan) ziyade beyinle ilişkili hale gelmiştir.
Sigmund Freud ise travma kaynaklı bir rahatsızlık olduğunu ve her iki cinsiyeti de etkisi altına alabileceğini savunmuştur. Histerik nevroz terimi, DSM' den 1980 yılına dek kadar kaldırılmamıştır. Histerik semptomlar şimdi Travma ve Dissosiyatif bozuklukların bir tür hastalığı olduğu bilinmektedir.
Bethlehem hastanesinde bulunan Aziz Mary Manastırı, 1247'de hastaları iyileştirmek ve fakirlere yardım etme görevi ile dini bir faaliyet göstermek üzere kuruldu. Londralılar, 'Bedlam'ın gizli bir telaffuzuyla Bethlehem Hastanesini' ismini Bethlem 'olarak kısalttı. Rahipler zihinsel hastalık göstermiş olan hastaları önceden ibadethane olan fakat deliler hastanesine dönüşen bu yere kabul etmeye başladı. 1403'te bu hastalar Bethlem'in müşterilerinin çoğunluğunu oluşturdu. Bedlam'da yapılan işkenceler günümüzde hala araştırılan bir konu olmayı başarıyor.Bedlam' da 'Dönüş terapisi' adı verilen tedavi şekli yapılan en büyük eziyetlerden biri idi. Ölen hastaların vücutları açılıp inceleniyor ve hatta dışarıdan gelen ziyaretçilere bile Bedlam'ın kapısı açık oluyordu.
Zamanla, hastanenin ismi genel olarak 'delilik' ve kaos anlamlarını taşıyordu. 18. yüzyıldaki bir ziyaretçinin (belki de kurgusal) bir ifadesinin 'Bütün Dünya Bedlam oldu Fakat Londra ve Westminster Büyük bir Çılgın Ev” yaptı.
1806 yılında Phillipe Pinel, 'deliliğin ahlaki tedavisi' kavramını ortaya koydu. Deliler artık hayvanlar olarak değil, öz kontrolü yeniden kazanmaya çalışan 'kardeşler' olarak görülüyordu.
Philadelphia Quakers, 1817 senesinde Amerika'da ilk ahlaki muamele iltica kurumunu açtı. Açılma sebebi ile pastoral ve estetik açıdan gayet güzel gözüküyordu. Hastalar çeşitli aktivitelerle meşgul tutuldu. Quakers, tüm hastaların iyi olacağına inanmıyordu ama daha yumuşak bir dünyada yaşamayı başarabileceklerini ve böyle bir ortamda huzur bulabileceklerini düşündüler.
Şimdi elektrokonvülsif terapi yani (ECT) olarak bilinen elektroşok tedavisi günümüzde hala uygulanmakta olan,filmlerde gördüğümüz o gerginlik verici sahnelerden kurtulmuş değil. 1938'den bu zamana dek, şiddetli depresyonun hafifletilmesi amacıyla terapötik bir rahatlamayı gerçekleştirmek için elektrik şokları kullanılmıştır. Amerika'nın tarihindeki bazı zamanlar, Elektroşok yöntemi hastaları korkutmak, kontrol etmek ve cezalandırmak için kullanılan bir tür silah haline dönüştü.
Bugün ECT, depresyon için en güvenli, etkili ve hızlı tedavi şekillerinden biridir. Birçok hasta bir tedaviyi uyguladıktan sonraki zamanda birkaç gün içinde daha iyi hissetmekte % 75-90' seviyesinde bir rahatlama hisseder. ECT ile ilişkili birincil yan etki, genellikle sadece küçük ve geçici olan hafıza kaybıdır.
Uluslararası Bilim Vakfı'na göre, psikoloji bilimi biyolojik bilimler, fizik, matematik, elektrik mühendisliği, bilgisayar bilimi ve diğer sosyal bilimlerden daha popüler bir alan olmayı başardı. Şu anki durumun daha fazla Amerikalının akıl sağlığı sorunlarına çözüm aranırken, ABD' de halkını psikolojiye mahrum bıraktı. Amerikalı yetişkinlerin yaklaşık% 42'si hayatları boyunca psikiyatrik doktor tedavisi görmüşken ,% 36'sı ise bu durumdan haberdar değil.
Psikolojik bilim, yaşamı iyileştirmek ve daha güzel hale getirebilmek için yenilikçi çözümlere ihtiyaç duyuyor. Gerçek bir Psikiyatri Lisans Diploması kazanmak ödüllendirici bir kariyer için ilk adımdır.
Yorumlar (0 )