NASA astrobiyoloğu Edward Schwieterman liderliğindeki bir araştırma ekibi, başka bir yaşam için araştırma konusu olan yaşanılabilir bölgenin (HZ) bilim insanlarının düşündüğünden daha az gezegensel sistem içerdiğini belirten bir çalışma yayınladı.
Burada karmaşık aerobik yaşam için yaşanabilir bölgenin mikrobiyal olaylara göre sınırlı olduğunu gösterdik. Bir organizmanın kanıtı olarak bilinen toksisite sınırlarını temel alan karmaşık bir yaşam için uygun alan zonu çevrelemek için 1D radyasyondan etkilenen bir iklim ve fotokimyasal modeller kullanıyoruz.
Edward’ın yaptığı açıklamayı biraz daha özetleyelim.
Temel olarak bilim adamları sahip olduğumuz tek yaşam modelini – Dünya yaşamını deneylerinde kullanmayı denediler. Ve yaşanılabilir bölgedeki beklenen sistem koşullarında akıllı bir şeyin gelişip gelişmeyeceğini belirlemek için bir çözüm aradılar. Yaşamı destekleyebilecek çok sayıda gezegenin, ilkel organizmaların ötesindeki herhangi bir yaşam biçimini destekleme ihtimalinin düşük olduğu ve toksik atmosferlere sahip olduğu sonucuna varan bilim adamları umutlarını bu yönde biraz yitirmiş gibi görünüyor.
Çalışmanın ortak yazarı ve Riverside'daki California Üniversitesinde saygın biyokimya profesörü olan Timothy Lyons, bir gezegeni yaşanabilir kılan şeyle ilgili daha önce hiç böyle bir görüşe sahip olmadığına dair düşüncelerini NASA'ya söyledi.
Bu araştırma, Dünya’daki yaşamın fizyolojik sınırlarının, evrenin başka yerlerinde bulunan karmaşık yaşamlara göre çok daha az olduğunu öngörmüştür.
Peki bu aslında ne anlama geliyor? Bu, inanç sisteminize bağlı. Bilimsel olarak konuşursak, yabancı yaşam arayışı inanca dayanır. Uzaylı yaşamı için Dünya dinlerinin çeşitli tanrı ve tanrıçalarına dair kanıtlardan başka bir şey sunmadığını öngörebiliriz.
İnsanların dine inandıkları nedenlerin, uzaylılara inanma yönünde fikirleri destekleyici bilgiler sunmasına ilişkin kanıtlar olsa da maalesef şimdilik yabancı yaşam ünitelerini belirten hiçbir mesaj yok.
Bu, yabancı yaşamın imkânsız olduğu anlamına gelmiyor tabi ki ama şu an ki teknoloji ile son derece zor gibi görünüyor.
Dünyada karmaşık varlıkların evriminin milyarlarca yıl sürdüğünü biliyoruz. Ve gezegenimiz o kadar kırılgan ki, eğer Jüpiter ve Satürn, asteroitlerin önünü engelliyor olmasaydı şimdiye gezegenimiz çoktan yok olmuştu. Buradan evrenin ne kadar düzenli ve mükemmel bir uyum içinde olduğunu anlayabiliyoruz.
Elbette uzaylılar bizi uzaktan izlemek için kendilerini kasıtlı olarak gizleyebilirlerdi. Duyularımıza görünmez ve yanımızda var olan manevi formda, ya da sadece mevcut teknolojimizin erişemeyeceği bir yerde olabilirler. Şimdiye kadar onları bulamamış olmamız yabancı yaşam formlarının imkânsız olduğunu ve evrende farklı canlıların yer almadığının göstergesi olamaz.
Ancak iklim krizi, savaş, hastalık, açlık ve yoksulluk gözle görülebilir bir şekilde gerçektir. Yabancı yaşam formlarını bir şekilde bulsak bile bu utanç verici unsurlara sahipken onları nasıl dünyamıza davet edebiliriz ki. Belki de yeni komşular aramak yerine sahip olduğumuz insanlar ile daha iyi geçinmeyi deneyebiliriz. Kim bilir belki de o harika olarak varsaydığımız yaşam formları zaten aramızdadır.
Yorumlar (0 )