RMS Titanik gemisi 10 Nisan 1912 yılında, İngiltere'nin Southampton limanından New York'a doğru yola çıktı. 15 Nisan 1912'de buz dağına çarparak gemi su almaya başladı ve okyanusun dibine sürüklendi. Kazada Ölen vatandaşlar için saygı duyuyoruz denizde boğulmak en kötü ölümlerden biri olduğunu bilmek gerek.
Tam 107 senedir okyanusun zemininde oturan tarihi gemi günümüzde Kanada’nın Newfoundland isimli adasından 600 kilometre uzağında yatmakta. Tarihin en büyük gemi kazalarından biri olan RMS Titanik kazasında 2.200 yolcu içinden 1.500’ü hayatını kaybetmişti. Farklı ülkelerden de araştırmacıların bulunduğu bir ekip, 1912 yılının Nisan ayında batan RMS Titanik’in enkazına denizaltıların ve teknolojik cihazların yardımı ile beş kez dalış yapmayı başardı. Deniz Araştırmacıları, Atlantik Okyanusu’nun 3.800 metre altında bulunan geminin (RMS Titanik) enkazını araştırdılar. Buldukları sonuç ise oldukça sıra dışı ve ilginç.
Yapılan araştırmalarda geminin enkazının genel olarak iyi durumda olduğu fark edilse de, bazı kısımları okyanusun sularına şimdiden karışmış. Geminin Enkazının en çok fazla çürüyen kısmı ise geminin sancak tarafıydı. Dalış ekibinde yer alan isimlerden araştırmacı Parks Stephenson, suyun altında gördüğü bazı şeylerin oldukça korkutucu ve ürkütücü olduğunu söyledi. Stephenson, dalış sırasında gördüğü tecrübeyi şöyle açıklıyor: “Birçok Titanik tutkununun ilgisini çeken kaptan köşkü artık yerinde yok. Güvertede bulunan kısımlar çökmeye başlamış, kamaralar zarar görmüş. Enkazın durumu ise kötü yönde ilerlemeye devam edecek. Muhtemelen çökecek bir sonraki yer bulunan salonun çatısı olacaktır.” RMS Titanik Gemisinin enkazı, yüksek basınçlı güçlü okyanus akıntıları, tuzdan kaynaklanan çürümeler (aşınmalar) ve metal yiyici bakteriler yüzünden büyük tehlikede olduğu gayet açık.
Keşif, Mariana Çukuru’na dalış yaparak o zamana kadar en derin dalışı gerçekleştiren bir ekip tarafından yönetildi ve yapıldı. Atlas Okyanusun ortasına yapılan dalışlar, 4,6 metre uzunluğunda ve 3,7 metre genişliğindeki DSV Limiting Factor isimli teknolojik olarak donanımlı bir denizaltı ile gerçekleştirildi. Denizaltı aracı ile aralarında 600 metre bulunan geminin iki ana parçasını kontrol etmek çok zor bir görevdi, üstelik tek zorlu görev de bu değildi. Atlantik Okyanusu’ndaki kötü hava koşulları ve yüksek basınçlı güçlü sualtı akıntıları dalışları daha da zor bir hâle getirdi.
Okyanusa Yapılan dalış, Atlantic Productions şirketi tarafından kayıt altına alındı ve ileriki yıllarda çıkacak olan bir belgesel çekiminde kullanılacak. Araştırmacılar, belgesel için görüntü almanın yanı sıra enkazda yaşayan canlıları da gözlemlemişlerdi. Dondurucu soğuğa ve zifiri karanlığa rağmen enkazda yaşayan canlılar bulunuyor. Dalışta görev alan Su altı araştırmacısı Clare Fitzsimmons, bu canlıların Titanik enkazına olan etkilerini şöyle özetliyor: “Enkazda, Titanik’te bulunan demirleri yiyerek pastan yapılar oluşturan canlılar bulunuyor. Bu yapılar, metalden daha zayıf durumdalar.”
Enkazda bulunan Paslı kalıntılar (enkazdan sarkan pas sarkıtları), o kadar kırılgan ve narin durumdalar ki en ufak bir dokunuşta bile toz bulutu hâline gelebiliyorlar. Araştırmacılar, Titanik’in enkazının ne kadar daha dayanabileceğini test etmek için farklı metallerin Atlantik sularında ne kadar süre içerisinde aşınmalarını araştırıyorlar. Su altı keşif'i hakkında açıklamalarda bulunan, Greenwhich’teki Ulusal Denizcilik Müzesi’nden Roberth Blyth, RMS Titanik faciasının günümüzdeki tek şahidinin okyanus dibinde bulunan enkaz olduğunu söyledi ve devam etti: “Faciadan sağ çıkan hiç kimse günümüzde yaşamıyor. Dolayısıyla enkaz hâlâ bize bir şeyler anlatabilecekken enkazı kullanmanın önemli olduğunu düşünüyorum.”
Yorumlar (0 )